Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfınca (SETA) Ankara’da düzenlenen “Türkiye- Endonezya Ortaklık Forumu” panelinde, iki ülke arasındaki ilişkiler ve bölgesel meseleler tartışıldı.
Türkiye ile Endonezya arasındaki diplomatik ilişkilerin 75. yıl dönümü dolayısıyla öğleden önce ve sonra iki oturum halinde düzenlenen foruma, iki ülkeden diplomatlar, akademisyenler ve bürokratlar katıldı.
Açılışta konuşan Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, ortaklık forumunun, Ankara-Cakarta arası gelişen ilişkilerde “yeni bir köşe taşı” oluşturacağını bildirdi.
Küresel ekonomideki “derin değişikliklere” rağmen G20 üyesi Türkiye ve Endonezya’nın güçlü bir dayanıklılık sergilediğini belirten Tuzcu, her iki ülkenin de büyüme oranlarını korumayı sürdürdüğünü ifade etti.
Tuzcu, Güneydoğu Asya Uluslar Birliğinin (ASEAN) en büyük ekonomisi olan Endonezya’nın, bölgesinde bir merkez olma yolunda ilerlediğini ve küresel değer zincirlerine giderek daha fazla entegre olduğunu vurguladı.
SETA Vakfı Genel Koordinatörü Doç. Dr. Nebi Miş de Asya’nın yeni diplomatik mimarisinin oluşturulmasında Türkiye ve Endonezya’nın önemini vurguladı.
İki ülkeyi “istikrar üreten iki aktör” olarak nitelendiren Miş, sivil toplum, medya ve akademi arası işbirliklerin artmasının sağlam gelecek zemini oluşturacağını kaydetti.
Savunma işbirliği
Endonezya’nın İstanbul Başkonsolosu Darianto Harsono, forum marjında bilim ve endüstri insanlarının geniş yelpazede konuları ele aldığını bildirdi.
2050’de yeşil ve temiz enerji, dijital dönüşüm ve otomasyonun oldukça önem kazanacağını kaydeden Harsono, iki ülke arası savunma alanındaki işbirliğinin önemine değindi.
Harsono, “Geçmişi kutlayalım, ilişkiler burada kalmaz, ortaklığın bir gücü var, bu bir fantazi değil, yarın için hazır olunmalı.” diye konuştu.
Darianto Harsono, Endonezya’nın ham madde alanındaki gücü ile Türkiye’nin teknoloji kapasitesinin öne çıktığını belirterek, “Daha kapsayıcı yenilikler için, küresel güneyin liderleri olarak büyük sorumluluklarımız var.” dedi
“Küresel ve Bölgesel” başlıklı oturuma Endonezya Dışişleri Bakanlığı Dış Politika Strateji Ajansı (FPSA) Başkanı Muhammad Takdir, Endonezya Dış Politika Topluluğu (FPCI) Orta Güçler Çalışma Ağı uzmanı Jenny Sari Winata, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinden (ASBÜ) Prof. Dr. Gürol Baba ve Dr. Tufan Kutay Boran katıldı.
İlişkilerde “orta güç”
Prof. Dr. Baba, iki ülke arasında teknoloji transferleri konusunda kapsamlı bir “işbirliği alışkanlığı” oluşturulması gerektiğini belirtti.
Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya’nın yer aldığı gayriresmi istişare platformu MIKTA’nın önemine değinen Baba, Karadeniz ve Malakka Boğazı örneklerini vererek, her iki ülkenin de kendi bölgelerinde deniz hukukuna uygun özgür söylemler geliştirmeye çalıştığını ifade etti.
İki ülkenin ortak bir diplomatik öyküyü paylaştığını vurgulayan Baba, olası sorunların “kompartımanlara ayrılarak” çözülmesinin ilişkiler açısından önemli olduğunu kaydetti.
“Orta güçler buluşmalı ve çekim merkezi haline gelmeli.” diyen Baba, Türkiye ve Endonezya’nın orta güç koordinasyonu ve öngörülebilir diplomatik söylem kapasitesine sahip olduğunu dile getirdi.
Takdir ise ülkesinin “ulusal çoğulculuğu koruması” gerektiğini belirterek, “Türkiye 21. yüzyılın gücü olmaya hazırlanıyor, biz de 2045’te ‘Altın Endonezya’ya inanıyoruz.” dedi.
Bölgedeki Çin ve BRICS gerçekliğine dikkati çeken Takdir, dış politika yaklaşımını “ahlaki ve entelektüel temenniye dayalı” olarak tanımladı ve orta güçlerin “barış ve değişim için diplomatik güç” olmaları gerektiğini vurguladı.
“Bebas-Aktif” prensibi
Boran ise Endonezya’da görev yaptığı dönemde öğrendiği “Kazan ama başkasına zarar verme, karşılıklı fayda ara” sözünü hatırlattı.
Cakarta yönetiminin “Bebas-Aktif (Özgür ve Etkin)” dış politika anlayışına sahip olduğunu belirten Boran, bu yaklaşımın esneklik ve karşılıklı fayda sağladığını vurguladı.
Boran ayrıca, Türkiye’nin 2019’da başlattığı “Yeniden Asya” girişiminin önemine de dikkat çekti.
“A la carte” diplomasi
Winata, “orta güçler arasında esasa ve eşitliğe dayalı ortaklığın” önemine vurgu yaparak, ilişkilerde “a la carte diplomasisi” olarak tanımlanan esnek yaklaşımın benimsendiğini söyledi.
Türkiye ile ilişkilerin doğal bir şekilde ilerlediğini belirten Winata, “Koalisyonlarla hareket etmek meşruiyet ve kaldıraç etkisi yaratır, katı ittifaklar yerine esnek ve kriz bazlı işbirlikler tercih edilmelidir.” dedi.
Hedef “daha fazla diyalog partnerliği”
Öğleden sonra düzenlenen “İkili ve Sektörel” başlıklı oturuma Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler Genel Müdür Vekili Korkut Güngen, Synergy Policies İcra Direktörü Dr. Dinna Prapto Raharja, Endonezya Savunma Üniversitesinden Prof. Dr. Anak Agung Banyu Perwita katıldı.
Güngen konuşmasında, “iki dost stratejik partner” olarak nitelediği Türkiye ve Endonezya’nın G20 ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) gibi çok taraflı platformlarda işbirliği yaptığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şubatta Cakarta’ya, Endonezya Devlet Başkanı Prabowo Subianto’nun da nisanda Ankara’ya gerçekleştirdikleri karşılıklı ziyaretlerin önemini vurgulayan Güngen, “Endonezya deniz yollarının ortasında. Hedefimiz, Endonezya’nın (Türkiye’nin) çok daha fazla diyalog partneri olması.” ifadelerini kullandı.
Ankara-Cakarta ilişkilerinin ekonomi, savunma dahil gelişerek ilerlediğini kaydeden Güngen, Endonezya’da bu yıl düzenlenen savunma fuarına Türkiye’nin 25 firmayla katıldığını anımsattı.
Güngen, “Coğrafik olarak uzaksa da değerler ortak, tarihlerimiz aynı fikir ve idealler üzerine kurulu. Karşılıklı güven ve dostluk, diplomasinin çok ötesine dayanır.” ifadesini kullandı.
“Orta güç” söylemi
Raharja da Ankara-Cakarta ilişkilerine yönelik “leke yok ancak işbirliği alanları sınırlı kalmış, ortak faydalar belirlenmeli” diyerek ilişkilerde “orta güç söylemi güçlendirilmeli” değerlendirmesinde bulundu.
Yerel düzeyli saha gözlemler yaptığını kaydeden Rajarja, “İki ülke olarak coğrafi açıdan farklıyız ancak halklarımız açık fikirli ve işbirliğine açık, iletişim becerileri güçlü.” dedi.
Perwita, Türkiye ve Endonezya’nın zirve düzeyinde yeni diplomatik mekanizmalar geliştirebileceğini belirterek, ilişkilerde askeri modernizasyonun kaçınılmaz hale geldiğini ifade etti.
Savunma kapasitesinin güçlendirilmesinde Türkiye’nin öncü bir rol üstlenebileceğini vurgulayan Perwita, olası mali zorlukların işbirliğiyle aşılabileceğini ve “iki ülkenin aynı gemide olduğunu” söyledi.